KÜRDİSTAN’IN
RESMİ DİLİ
Mustafa Nevruz SINACI
Tarih boyunca Türk Milleti’ni
bölmek, parçalamak ve yozlaştırmak isteyenler sürekli “dil” faktörünü
kullanmışlardır. Bu meyanda Hun (Macar), Bulgar ve Kırım (Tatar) Türkleri örnek
gösterilebilir. Daha çok örnek vermek de mümkün. Ama gerçek şu ki; Millet
olmanın ve millet olarak kalmanın başta gelen öğesi, olmazsa olmaz şartı
dil’dir.
Kendine
özgü, orijinal ve objektif, kadim dil’den yoksun topluluklar, marjinal yığın ve
aykırı akımlar olup; “Millet” vasfını haiz değildirler. Dolayısıyla, hukuk
boyutunda ayrı millet muamelesi göremezler. Uluslar arası kabul, kural ve
evrensel hukuka göre: Bir ‘Resmi devlet’ lisanı vasfına haiz olmayan dil’ler;
“lehçe veya ağız” kabul edilir. Bu ağız ve lehçeleri; “etnik dil” sahtekârlığı
ile değil; Samimi ve insani “ana dil” algısı biçiminde konuşanlar hoşgörü ile
karşılanır; Olağan hal ve doğalda, kültürel bir zenginlik olarak yaşatılmasına
çalışılır.
Konumuz:
Kürtçe, mütemmim unsur ve türevleri gibi; Her hangi bir ağız, lehçe, taklit,
alıntı ve uyduruk söylemlerin; Bir sistem dâhilinde tevhit ve organize biçimde
sentezlenerek; Sun-i bir dil ve millet yaratmaya matuf “insanlık suçu”
kalkışmalarıdır. Bilhassa, insani, ilmi değerler yoksunu, vahşi ve cahil Batı
tarafından bu suçun her işlenişi; Dünya’ya çok pahalıya mal olmuş; Gezegenin
geleceği kâbusa dönmüş, yaşanan kargaşa, acı ve ıstırap, yeni nesilleri hayali
sükûtlar ve derin hüsranlara sürüklemiştir. Dolayısıyla bu cürüm’e asla izin
vermemek; tekrarını men ve müteşebbislere
“yataklıktan” şiddetle kaçınmak, bir insanlık görevidir..
TC HÜKÜMETİ
İNSANLIK SUÇU İŞLİYOR
İşte
bu cihetle; Birbirinden çok farklı ağız ve lehçeleri, devlet eliyle tevhit ve
Türk parasıyla; Milli mutabakat ve toplumsal rıza hilâfına teşkil etme cüreti
gösterilen bir TRT-6 (şeş) kanalı en açık tabiriyle: İnsanlık Suçu işlenen
menfur bir faaliyettir. Bu insanlık dışı hain kalkışma; Kürt dili olduğu
varsayılan ağız ve lehçeleri sentezlemekte; Uyduruk bir söylemi bilim, sanat ve
edebiyata uyarlamakta; Böylece “millet yaratmanın zorunlu kıldığı” tek dil, tek
ağız ve tek lehçe sistematiği inşa edilmeye çalışılmaktadır. Menfur projenin
arka plânında Türk, insanlık ve İslâm düşmanı ABD-AB ve lânetli işbirlikçileri
vardır. Dayattıkları insanlık dışı bir süreçtir. Hükümet buna alet olmakta,
gaflet ve dalâletle süreci hızlandırmaktır.
Oysa
dünyada binlerce dil ölmekte, silinmekte ve yok olmaktadır. Kürtçe de; Asla dil
özelliğine sahip olmadığı için, bu ölen ve yok olan ağız ve lehçeler
arasındadır. Ama Türkiye Cumhuriyeti hükümeti şu anda; Helâl’lık alınmayan halk
parasıyla hem bir dil oluşturmak ve hem de; Türkiye Kürtlerinin rıza ve
muvafakati hilâfına terör-tedhiş eşkıya örgütünün sahibi taşeron unsurların
dayatması sonucu: Yakın bir gelecekte mutlaka “bölünme ve parçalanma” nedeni
olacak “bölücü bir millet yaratma”
çabasındadır!..
AKP
hükümeti bunun, derhal farkına varmalı, idrakinde olmalı ve hainliğe uyanmalı..
Mezkür hukuk ve ahlâk dışı, aykırı TV yayınını acilen kesmeli; Devlet eliyle
dil çılgınlığına acilen son vermelidir. Bırakın, “çok istiyorlarsa” devlet
denetiminde ve “ana dil” bağlamında insani çerçevede kendileri bir televizyon
kurup, yayın yapsınlar. Zira mesele, asla masum ve müsemma bir olaydan ibaret
değil, menfur bir ihanet projesidir. Üstelik projeyi dayatan hain güruh
(AB/ABD) devleti ve millet parasını kullandıracak kadar alçak ve küstahtır
biline!...
KÜRDİSTAN’IN RESMİ DİLİ İNGİLİZCE
Aslında inanılması güç.. Meğer bakın
gerçekmiş.
Kuzey Irak'ta resmi dil neden ve
niçin İngilizce acaba?...
İşte, tekmil bir kitap bazında izah
ve açıklamalı cevap:
“Yeni anayasa çalışmaları ve
Arınç'ın Diyarbakır Emniyet Müdürü'ne destek vererek yaptığı "açılım"
güzellemeleriyle birlikte bugünlerde televizyon ekranlarında sıkça tartışılan,
gazetelerde bazı köşe yazarları tarafından "özgürlük, hak,
vs" gibi "beylik" lâflarla savunulan bir konudur
Kürtçe eğitim. Konuşmak, hele bilmeden konuşmak bizim ülkemizde çok kolay.
Ama
sahiden de Kürtçe eğitim olabilir mi? Bu konuyu inceleyen bir kitaba, en
azından ben bugüne kadar rastlamadım. Abdullah Öcalan'a bile Kürtçeyi mi
Türkçeyi mi daha iyi bildiği sorulduğunda "Ne Kürtçesi, ben rüyamı
bile Türkçe görüyorum" demişti. Peki, PKK?
Onlar kendi içlerinde Kürtçe mi
kullanıyordu? Elbette hayır. Bütün iç yazışmalarını Türkçe yapıyorlardı.
Eğitimleri, propaganda kasetleri, Öcalan kitapları hep Türkçeydi.
Çünkü
Kürtçe ile herkes anlaşamıyordu. Ben aslında bu konuda size bildiklerimi
anlatmıyorum. Kürtçe eğitim sorunu konusunda yeni çıkan ve çok çarpıcı
bilgilerle dolu bir kitaptan nakiller yapıyorum….”
YENİ BİR
DİL VE DEVLET YARATMAK
Mehmet
Yiğittürk’ün açıklama, aydınlatma ve uyarıları şöyle devam ediyor:
“Kitabın
adı: Kürtçe Eğitim Sorunu. Yazarı: Mehmet Bedri Gültekin.
Kaynak
Yayınları'ndan çıktı. Mutlaka okunması gereken bir kitap… Çünkü yarın olası bir
referandumda bu konuyu halka soracaklar ve çoğumuz işin aslını bilmeden oy
vereceğiz.
Kitapta
PKK'nın Türkçe yazışmalarının örnekleri de yer alıyor.
Hiç
düşündünüz mü, Kürtçe ile meselâ hukuk dersi verilebilir mi? Ya da geometri
problemlerinin çözümü öğrenilebilir mi?
"Dillerin
bilim ve uygarlık dili haline gelmeleri 50 yılda, 100 yılda olmuyor.
Bir
devlet geleneği, o dilde yaşanmış uygarlık deneyimleri gerekiyor."
İNGİLİZCE
KONUŞAN KÜRDİSTAN
Sözgelimi
Irak'ın kuzeyindeki Kürt bölgesi bugün fiili bir Kürt devletidir.
Orada
durum nasıl? Anlatayım. Olmuyor, yapamıyorlar. Anayasalarını bile Kürtçe
yazamadılar. Önce Arapça yazıp, ardından Kürtçenin Sorani lehçesine çevrildi.
Ama çok büyük hatalar yapıldığını fark ettiler. Eğitimde de olmuyor.
Üniversitelerdeki öğretmenlerin yüzde 90'ı yabancı... Okullardaki en önemli dil
İngilizce. Eğitim İngilizce ve Arapça yapılıyor. Amerika bu üniversitelere
denklik hakkı tanıyor. Ve bölgedeki cemaat okulları?
Onlar da İngilizce eğitim yapıyor.
Soranice ile anlaşılamadığı takdirde, günlük hayat İngilizce ile devam ediyor.
Yani orada İngilizce konuşulan bir Kürt devleti kuruluyor.
Örnek: Güney Sudan.,
"9 Temmuz 2011 günü Güney
Sudan bağımsızlığını ilan etti ve hemen ardından da BM'ye 192. üye olarak kabul
edildi. Devlet Başkanı Salva Kiir Mayandik, Eylül ayında Washington'a resmi bir
ziyarette bulundu ve gazeteler bu yeni devletin başkanının Teksaslı kovboy
şapkasıyla verdiği fotoğrafın altına koydukları demecini yayınladılar:
'Güney Sudan'ın resmi
dili İngilizce olacak ve eğitim İngilizce yapılacak.'
Ülkede 7 dil konuşuluyor ve 24 etnik
grup var. Bağımsızlıktan önceki resmi dilleri Arapça… Tam 20 yıl Sudan merkezi
hükümetine karşı yürütülen bağımsızlık savaşı Batılılar, en başta Amerikalılar
tarafından desteklendi." Türkiye'ye ne kadar benziyor bu öykü.
Batının
amacı Kürtçeyi özgürleştirmek filan değil, bölgede bir kukla devlet kurmak.
TÜRKİYE'DE KÜRTÇENİN RAKAMLARLA İZAHI
Gelelim Türkiye'deki Kürtçe eğitim
baskısına…
Tunceli
Üniversitesi'nde 2009- 2010 öğretim yılında Kurmançca ve Zazaca dillerini
seçmeli ders olarak müfredata dahil edildiğinde ilk yıl öğrencilerin yüzde
37'si Kurmançca, yüzde 34'ü Zazaca, ikinci yıl yüzde 12 Kurmançca, yüzde 7
Zazaca ders aldı.
Üçüncü
yıl ise bir tek öğrenci bile kayıt yaptırmadı. Olmadı yani… Çünkü bazı duygusal
kararlar hayatın gerçeklerine uymaz. Bu da böyle!... Olmadı.
Kürtçe,
ne bilimde, ne de günlük hayatta ihtiyaçlara cevap verebildi.
Çarpıcı bir rakam verelim:
"Türkiye'de bir kuşaktan diğer kuşağa geçerken anadili Kürtçeden başka bir
dil olan yurttaşlarımızın yüzde 17'sinin anadili değişmektedir." Bu yüksek
değişimin nedeni sadece ve sadece ihtiyaçlar ve hayatın gerçekleridir. Örneği
Tunceli Üniversitesi'nde yaşanmıştır. Kürtçe yaşatılmalı, öğrenilmeli,
öğretilmeli, şiir ve şarkıları yeni, gelecek nesillere aktarılmalıdır.
Bu, bir kültür zenginliğidir. Ama bir şekilde eğitim dili olması pek
mümkün görünmemektedir. Size bu konuda son bir rakam daha aktarayım. Ana dili
farklı olanların yüzde 72'si annesiyle anadilde konuşurken, bunların sadece
yüzde 27'si kendi çocuklarıyla anadilde konuşuyor. Ve bu her geçen yıl daha da
azalıyor.
Bu
kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Çünkü burada aktardıklarımdan çok daha
çarpıcı ayrıntılarla karşılaşacaksınız. Sizlere birkaç ayrıntısını paylaşmak
için elime aldım ama bir solukta bitiriverdim. Bu
kitabı tartışmalıyız. Mehmet Yiğittürk”
NETİCE OLARAK:
1. TC’nin kesinlikle, Kürt, sair
unsur ve azınlıklarla hiç bir sorunu yoktur. Nasıl ki, eşkıya örgütü asala’dan
iblâğ edilmek suretiyle, dâhili bedhahlarca teşkil edilmiş ve harici
bedhahlarca kullanılmakta ise; “Türkiye’de ‘Kürt Sorunu’ var” diyen bil-umum eşhas da dönme, devşirme, bedhah,
etki ajanı veya kripto-dur. Gerçekte Alevi–Sünni, Sağ–Sol veya Ermeni, Rum ve
Yahudi gibi bir sorun olmadığı; Geçmiş sorunsalların tek kişi=tek düşman
kaynaktan yaratıldığı gibi bu da, lânetli AB-ABD patentli gladyo ve baronların
işidir...
2. Başta, kadim GOETHE Enstitüsü
olmak üzere, dünyanın hatırı sayılır bilim adamı ve kurumlarının tezlerine göre
“Kürt” adlı bir millet olup olmadığı ile “Kürtçe” lisan konusu tartışmalıdır.
Dolayısıyla zorlama ve yapay “dil ve millet” oluşturma çabası vahşi kapitalist
- emperyalist unsurlar ile bunların kölesi feodal aşiret ve toprak ağalarının
marifeti olmakla;
Çözüm: Bölgesel Tarım reformu ve GAP
Projesine ilâve, derhal bir Toprak Reformu yapmaktır. Zira: Güney Doğu da 3-4 milyon dönüm sulanabilir toprak varlığı; Örtülü
Arap-İsrail ortaklığının iştahını kabartmakta,; Sahte, sanal ve dayatma Kürt
Meselesi, kadim Şark Meselesi’nin turnusol kâğıdı gibi kullanılıp, TC istismar
ve suiistimal edilmektedir.
Amaç: Türk toprak ve su kaynaklarını ele
geçirmek; Ayrıca rant paylaşmaktır.
3.
“Bugün Kürtlerden vergi alınmakta ve fakat
hakları verilmemekte iddiası” külliyen yalan ve iftira; “TRT 6
(şeş) sürekli yayın yapabiliyorsa bu, Kürtçenin gücünden kaynaklıdır”
söylemi ise asılsız ve gülünçtür. Kürtlere haklarını verirsen onlar seninle
omuz omuza savaşır, Vermezsen böyle karşında savaşır” türü aykırı, asılsız ve
tehdit içerikli söylemler ise maalesef psikolojik savaş, politika ve menfi
propagandalardan ibarettir...
Gerçek:
Türkiye’de, tüm vatandaşlar
için, imkân ve fırsat eşitliği esastır. Her yurttaş, mal mülk edinme hakkına sahiptir.
İsteyen istediği yerde çalışabilir, yerleşip iş kurabilir. Buna bir engel
yoktur. Ayrıca, ordu ve bürokrasinin her alanında Kürtlere yer verilmiş olup;
Kürtler aşiret dayanışması içinde Ordu, Kamu, Siyaset ve Ticarette, diğerlerine
nazaran çok daha ileri imkânlara kavuşmuşlardır. Bu gün aktif siyaset
unsurlarının % 70’den fazlası Kürt’tür!...
Dil konusu abartılıdır. Nitekim: Almanya'da mukim
Kürtlerin, anadilde eğitim talebine 16 eyalet olumlu cevap vermemiş, 6 eyalet
reddetmiş ve Saksonya Eyaleti; "Kürtler, Türkçe ve Arapça biliyor, Türkçe
eğitim veren okullara gitsinler" önerisinde bulunmuştur. Kaldı ki,
K.
Irak’ta Devlet Üniversiteleri kısmen Kürtçe, ağırlıklı olarak da Arapça ve
İngilizce eğitim vermekte; Sadece Dohuk’ta eğitim tümüyle İngilizcedir.
Aralarında Türkiye kaynaklı IŞIK Üniversitesinin de bulunduğu özel
Üniversitelerin tamamının eğitim dili İngilizce olup; Çok enteresandır, Kuzey
Irak (Kürdistan) üniversitelerine Türkiye’den burslar verilmektedir...
4. Dil konusunda TDK ve dil bilimcilerin önerisi alınmak
gerekirdi. Buna müracaat edilmeden tasarrufta bulunulması tam bir cehalet ve
felâkettir. Yanlıştan dönülmesi şarttır.
5. Bugün, Kürt halklarının sosyal ve sosyo-psikolojik
yapısı incelense, daha çağdaş medeniyet düzeyine bile ulaşmadıkları ortaya
çıkar. Özellikle kadının durumu, okuma-yazma oranı, ibadet ve sosyal sorumluluk
bilinçleri çok zayıf olup; Kürt mahallerinde eğitim-bilim, sanat-kültür,
teknoloji geri; Kayıt dışı, kaçak ekonomi, yolsuzluk ve suiistimallerin
çok ileri seviyede olduğu gözlenir. Fakat her şeye rağmen Türkiye, eğer
gerçekten “çağdaş medeniyet seviyesine” ulaşmak ve o’nu aşmak; Demokrasi,
adalet ahlâkı ve hukuku yaşamak istiyor ise; Tabiatıyla bunu, başta Kürt
kardeşlerimiz olmak üzere; Toprak, Bayrak, Dil, asgari müşterek ve Milli
değerlerimize samimi sadakatle bağlı “Türkiye Cumhuriyeti” vatandaşları ile
birlikte başaracaktır. Hainler, narko-terör unsurları, din tüccarları ve misyon
tacirleri ile değil!...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder